ve evet diyorum evlilik alışkanlıktır diyenlere...öyle bir alışkanlıkki sanki sağ bacağım o yada sağ elim ve o olmadan yaşayabileceğimi bildiğim halde yokluğundan korkuyorum..kolunuz olmadan nasıl bir yaşam kaliteniz olur ki?

o gittiğinde nasıl nefes alırsınız..aynı evde farklı şeylele uğraşırken anlamazsınız ne kadar mutlu olduğunuzu..neden benimle ilgilenmiyorsun vay efendim niye birlikte birşeyler yapmıyoruz sen neden herşeyi benden bekliyorsun dersiniz..ve sonra bir 15 günlük ayrılık çıkar gelir..

daha ilk gün yatağın sadece sol tarafında yattığınızda sağ tarafınız üşüdüğünde anlarsınız..geceleri göğsüne yatıp kalp sesini dinlemenin verdiği huzuru kaybetmenin size ne kadar acı vereceğini hayal edersiniz...ve sadece özlersiniz..gün sayarsınız..hatta telefonda sırf yokluğunun verdiği agresiflikle kavga edersiniz..ama bitecek ve gelecek..

geldiğinde sadece hoşgeldin diyeceksin ve 0nu sadece içinde hissedeceksin şimdilik...

bazen kalabalıkta kaybolur bazen tek arkadaşıyla farklı odalarda oturur...en yakınının fersah fersah uzağında nefes aldığını hayal etmek gibidir aynı evde farklı odalarda oturmak...

erkeklerin metabolizması bizden farklı bence..yani biz biriyle tartışınca üzülüyoruz dert ediniyoruz hatta hayata küsebiliyoruz..

onlarsa sabaha nasılsa barışırız diye düşündüklerinden olsa gerek umursamıyorlar..

oysa çekilen dakikalık yalnızlıklar bile insanı mutsuzluğun derin uçurumlarına sürüklüyor nefessiz bırakıyor..

hayat bile anlamını kaybedebiliyor uğraşacak başka birşeyiniz yoksa..

mesela eşiniz için doğduğunuz yaşadığınız şehirden uzakta yaşamayı işinizden ayrılmayı ailenizi özlemeyi göze almışssanız 0ndan başka dostunuz kalmıyor yaşadığınız yeni küçük şehirde...sonrada işte böyle saatlernizi bilgisayarın başında ne yapacağını bilemeden geçirmek düşüyor size...

hiçbir erkek için böyle fedakarlıklar yapmayın dememi bekliyorsanız hayır demiyorum..sadece kısacık bir an bile olsa sevdiğinizi sevildiğinizi hissetmek için bir ömür herşeyden uzak kalmaya değer...

yani her gün gittiğiniz mekanda çay içmeden haftada bir istiklalin arka sokaklarında dürüm yemeden ve tophanede şöyle rahat rahat nargile içmeden yaşanmaz mı sanıyorsunuz...boğaz köprüsünde süper kahraman hissine kapılmazsam yaşayamazmıyım?

bir çin restaurantında noddle yemezsem aç mı ölürüm?

özlememek mümkün değil...şu an sahilde öylesine yürümek dahi bir parça mutlu edebilirdi..buradada deniz var ama insanlar belkide çoktan uykuya daldı ..namaz çıkışı sohbet eden bir grup insan hariç kimse yok...sanırım şu an bende yokum..

yani arayacak olursanız aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.beyni dış dünyaya kapalı yada yaşam alanı dışında.lütfen daha sonra tekrar deneyin...

misal ramazan..tüm minarelerde hoşgeldin ya şehri ramazan...

sonra evimize gelen misafirler...ve aşklar...

peki ya sonra?

çok açız bu ramazan ne zaman bitecek?bu misafir gitsede uyusak artık yorulduk...

ve ben bundan nasıl ayrılıcam şimdi..

yani gerçekten hoşgeldin demiyoruz hiçbirşeye..gelişin çok hoştu;öylesine bir tabir olmuş..

geldiğinde gitmesini istemediğiniz birşey yada birini düşünün..ne olursa olsun gitmesini hiç istemeyeceksiniz ama...

yok değilmi?

yani belki bir aralar birine aşıktınız..birini gitme diyecek kadar sevdiniz..ve hatta evlendiniz...ya sonra :)

umudunuzu kaybetmeyin..

çünkü öyle birşey varki..gözyaşlarıyla hoşgeldin dediniz yada diyeceksiniz..ve sizi pişman edecek ne yaparsa yapsın gidişi sizin ölümünüz olacak birşey..aşktan değerli dostluktan öte...

ufacık minicik..küçücük ...hayata tutunmaya çalışan eller...umut dolu gözler kocaman gülüşler...

fazla mı ipucu oldu..

size anne ya da baba diyecek biri...

sizden bir parça..varlığı  çok hoş olan biri..

hoşgelen biri...

babamın oje sürmeme karışmamasıydı ya da annemin birkaç santim topuk giymeme izin vermesi..saat 10 a kadar izin alma ihtimaliydi..bundan 15 yıl kadar önce ...15 lerinde bir kız çocuğuyken...

sahi şimdi 15 likler çocuk değil dimi?

ağız dolusu küfürler ederken sosyal paylaşım (uzaklaşım) sitelerinde yada dudakları büzüp seksi bakışlarla fotoğraf çektirirken,yada bilmem kaçıncı boyfriendini anlatırken...iyiyemi gidiyor bilmiyorum..bildiğim tek şey ilk kez birini öptüğümde yaşım 21 di...ilk kez birine seni seviyorum dediğimde de yaşım 21 di..

sevmeden olmazdı bazı şeyler bizim dönemimizde..sinemada kızın omuzuna el atma endişesi vardı erkeklerde ,yalan mı?ilk kez elini tutma ,içinden sıcak sıcak birşeylerin kanına karışması bulutlarda yürüme hissi..şimdide yaşanıyormudur sahi bunlar?

bizde birini yanağından öpmek bile tabuydu..ahmetimi öptün?ayşe ahmeti seviyor olurdu..eski kafalı değilim ..29 yaşındayım ve aşkın özel olması gerektiğine inanıyorum,ilk dansını düğününde yapmış biri olarak....

bende birilerine sevgilim dedim ama sevmediklerime fırsat vermedim ..ucuzlamadım..duygularımı hiçe saymadım...bir kez çok sevdim mutsuzluk korkusuyla terkettim yanlış olanı ağır geleni..yıllarca bekledim sonra...

ve bi gün o geldi...ne yıldızlar döküldü gökyüzünden ne şimşekler çaktı öyle filmlerde göründüğü gibi..öylesine bir merhaba ve öylesine bir tanışma isteğiyle ve bir sürede reddedilerek geldi eşim..aslında sevmenin ne kadar güzel olabileceğini öğrendim..ya da güvenmenin...

şimdi 1 yıldır evliyiz gün içinde en az 50 kere nefret edip 50 kere boğmak istediğim bağrış çağrış evin içinde dolaştığım adamın omzunda uykuya dalmanın huzurunu başka birşeyde bulmam söz konusu bile değil..kısaca sevgi kusursuz uyum değil..her an içinizde kelebeklerin uçuşması ya da kavga etmemek değil..sevgi tarifi milyonlarca şekilde yapılabilecek karşıdakine zarar gelmesinden korkma hissi ..

bu kişi siz olsanız bile...

ve işte o zaman anlam kazanan...öpücük...

ama dokunmaya korkan parmaklarım var...uzanmaya almaya ya da denemeye korkan ..ve böylece hep bir adım uzağında mutlulukların ve içinde deli bozgun yalnızlıkların..

biz deniz taşları toplarken bile en koyularını seçen bir ırkız..beyazlardansa yeşil ve siyahlar süsler evimizi..eşyalarımız hep koyu renk kirlenmesin diye,kıyafetler hep siyah zayıf görünelim diye...

gül kırmızı,yazıcı siyah,içinde rengarenk çiçekleri barındıran saksı bile siyah...içinde olduğumuz duygular;yalnızlık; siyah,simsiyah...

bir gece ansızın uyanırsın..oda siyah..perdeler siyah...ve sonunda aklın kalbin simsiyah...

sonra sende inanıyorsan benim gibi herşeyin 0ndan geldiğine ;yalvarmaya başlarsın...

allahım bana yaşamak için bir sebep ver...içime yaşam sevgisi ver..herşeyin iyi yönünü görme gücü ver..gülücükler,mutluluklar güzel hatıralar ver..

yanımda sevdiğim adamın nefes sesi,öyle gerçekki..usulca sokulduğunda kalbinin atışı gerçek..ve o an sebebi bulursun...kalbi atıyor..duyabiliyorum...onu hissedebiliyorum..ve bir gülücük kaplar yüzünü...

sabah uyandığında kırmızı saksılar,beyaz perdeler mavi ve kapısı asla kapalı durmayan bir kafes ve iki muhabbet kuşu alırsın..

ve o kalpler durduğunda yine sebepsiz kalacaksın...

o halde sebebin için elini kendi göğsüne koy..

ister yanında biri olsun ister olmasın sen sana yeteceksin çünkü yalnız kalamayacak kadar değerlisin...

nefes almak için önce ve avazımız çıktığınca ağlamak için..başarmışssak eğer ve yaşıyorsak;başka şeyler başlıyor..önce iyi bir okul sonra en yakın arkadaşımız için;karşı sınıftaki güzel gözlü çocuk için..ne kadar da güzel gülüyor..onun için kavga etmemek yazık olur..

sonra iyi notlar için..hoca bana taktı moduna girmek bir puanla takdiri kaçırdım demek...

sonra üniversite...son sınav şekli nedir adı ne oldu 0nu bile bilmiyorum...okul bitti iyi bir iş için..iyi bir eş için...

kısacası sahip olmayı istediğimiz şey için kavga ediyoruz...savaşıyoruz...aşk....sevgi...

ilişkiler gerçekten ne zaman biter?

sizi aldattığını öğrendiğiniz an mı ?

sizi sevmediğini söylediğinde mi?

inattan mı?

gerçekten biter mi?yani mümkünmü aldattığını öğrendiğiniz ana kadar severken bir saniyede sevginizin bitmesi...

peki ben cevap veriyorum..bitmez..eğer bitmişse; iyi ki aldatmış ve siz gerçekten sevmediğiniz biriyle birlikte olmak zorunda kalmamışsınız..bitmemişse dikkat bunu kullanacaktır..asıl soru aldatan kişi sizi gerçekten seviyormu yoksa sadece ideal kişi olduğunuz için mi evlendi..sizi çekebildiği için..size alıştığı için..gözüne güzel göründüğünüz için..ya da siz farklı göründüğünüz için..ki evlendikten sonra farklı olmadığını göreceksiniz..

peki sizi aldatmadı..herşey sıradan..sevgi ne zaman biter?

çok basit bir kural..

kavgalar bittiğinde...

kolaymı diyor birisi ..param var ama çevremdeki herkesin beni sevdiğinden emin olamıyorum..

kolaymı diyor diğeri...çevremdeki herkes beni seviyor ama borç istesen verecek adam yok...

her şey ne kadar da şartlara bağlı...kişisel mutluluk herkesin şartlarıyla aynı mı yani?

2 rekat namazla hissedende var huzuru..kıbrıs kumarhanelerinde kol çevirip rahatlayanda..

hiç oturup düşündünmü bugüne kadar en çok ne zaman mutlu oldun..yanında kimse olmadan..

yani ne yaparken iyiki dünyaya gelmişim dedin..

eşin sorduğunda verdiğin cevap objektif değil..tek başına otur ve düşün bakalım...

ben saatlerdir düşünüyorum hala bulamadım..

evet gülüyorum zaman zaman aslında sıklıkla..peki ya gülmekte ağlamak gibi fiziksel bir tepkiyse yani çaresiz kaldığımızda gülüyorsak..ya da güldüğümüzde güzel göründüğümüzü söyledikleri için..

sırf güzel görünmek için;sevmediği pes maçlarıyla haşır neşir olan yok mu?

ya da dikkat çekmek için bir iki derbi maça giden...

kıskanmıyormuş gibi yada merak etmiyormuş gibi davranan..

ayyy ben yumurta bile kıramam deyip kendilerini basitleştirdiklerini farketmeyen kızlar peki...

şimdi farkediyorum..en mutlu olduğum anlar tek başıma olduğum anlar..

çünkü yaşadığımı anlıyorum...

yanlışlarımı görüyorum..bazen yüzleşmek zor geliyor yokmuş gibi davranıyoruz ama düşünmek değil aksine düşünmemek zor..yorucu..farketmesekte biryerleri yiyip bitiren hep arka plana atmak birşeyleri..

oysa yüzleşmek yapabilecek yada yapamayacaklarımızın listesini çıkarıp tikler atmak hayalimizde..rahatlatıyor..

az önce bir haftalık yemek planı yapıp duvarımıza astım..

beni mutlu eden şeylerin bir listesini çıkardım..

canlı bir müzik eşliğinde puzzle için kafa yormak..

kitap okumak..yazmak..

arkadaşlarımla zaman geçirmek..özlediklerimin resimlerine bakmak..

güzel anılarla ilgili fotoğraflardaki gülücüklerimi incelemek ve o an hissettklerimi hissetmek..

tıpkı önceden yaptığım gibi hınca hınç dolu önemli bir maça tek başıma gitmek ve bağıra bağıra tezahurat yapmak :)

kısaca kendime zaman ayırmak...

yaşamak sa işte böyle...

Sevmek insana özgüymüş ;oysa bütün canlılar sever.. İnsana özgü olan kolay vazgeçmek..dün çok seviyordun bugün git dedi; gittin.. Kaç yıldır birlikteydiniz ;5? Hadi deneyelim yerinden sökmeyi 5 yıllık bir ağacı.. Ağaç toprağı sevdi bir kere... Vazgeçmeyecek aşkından son hücresi kalana kadar...

Peki ya cesaret?

Hanginiz bir muhabbet kuşunun doğaya aşkını anlayabilir?

Sevildiğin doyduğun tek yeri sadece iki tur atmak için açık havada ya da konabilmek için aylardır bakıp aşık olduğu o büyük ağacın dallarına sadece bir kez; gorebileceğiniz en büyük cesaretle son kez uçup terkedebilirmisin??sen ki en yakınındakine daha bir kez seni seviyorum diyemedin??

Ya hayır derse diyerek en büyük sevgiler katledildi.. Naylon aşklar hayali sevgilerle doldu istanbul; dünya... Ya tutarsa diyen zibidiler çaldı aşkını.. Sen pamuklara sardın o tadına bakıp acılara sardı...

Aşk fedakarlık istermiş ... Neyi feda edebildin ki sen kendinden???

hepsi 60 saniyemi sahi dakikaların?

peki ya saatler kesin 60 dk mı sürüyor?

peki neden tatil dediğin deniz kum güneş hemen geçerken bazen 24 saat geçmek bilmiyor..oturup saydınızmı saniyeleri hiç bir gün boyunca..o halde inanamam aynı olduğuna..

birini beklerken geçmek bilmeyen zaman ömrünüzü nasıl nihayete erdirebilir ki???

sahi ne kadar beklediniz gelmeyecek sevgiliyi,geç kalan otobüsü,yemeğin pişmesini,ya da sonuçlarının açıklanmasını bir sınavın..

hep birşeyleri bekliyoruz..bazen bizi bunalımlardan kurtaracak sebepleri bazen mutluluğumuza kastedecek kötülükleri..gülmeye bile korkuyoruz..hep bu beklentilerden...

bekleme artık..gelmeyecek..ya da sendeyse gitmeyecek..şu an neysen hep o olacaksın..zaman aksada akmasada yaşayıp öleceksin..

hep yaşlanıp mı ölür insanlar..ya genç ölenler?

annenin babanın öldüğünü düşünüp diken diken olmak niye..belki sadece 1 dakikan kaldı dünyada..sadece 60saniye..

dedimya inanma sen zamana..sadece yaşa..elinden geldiğince...